Şiir Hayatın Özeti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şiir Hayatın Özeti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ocak 2013 Perşembe

YENİ YIL KURABİYELERİ

Yeni yıl kurabiyesi tarifi
Yeni yıl kurabiyesi nasıl yapılır
Şeker hamurlu yeni yıl kurabiyesi tarifi
     Bu sene de, yeni yıl için yaptığım kurabiyeler, süslediğimiz yılbaşı çamı üzerinde yerlerini aldılar.Geçen yıla nerede ise bir macera filmi tadında ve hızında girmiştik, belki de bu sebeple yıl nasıl geçti anlayamadım.Buna rağmen, bu seneden umutlarımız var, umarım bu sene herkesin mutlulukla, sağlıkla, huzurla geçireceği bir yıl olur. Kıyamet de kopmadığına göre, küçük kıyametler yaratmaktan vazgeçip, barış içinde yaşanan, hep bir ağızdan türkülerin söylenebildiği, Yarin yanağından gayrı her şeyin paylaşılabildiği bir ülke de umarım yaşayabiliriz. 
    
Ve dünya öyle büyük,
      öyle güzel
             öyle sonsuz ki deniz kıyıları...
her gece hepimiz
yan yana uzanıp yaldızlı kumlara
      yıldızlı suların
              türküsünü dinleyebiliriz
Yaşamak ne güzel şey
              TARANTA-BABU
                                  yaşamak ne güzel şey...
Anlayarak bir usta kitap gibi
       bir sevda şarkısı gibi duyup
            bir çocuk gibi şaşarak
                                 YAŞAMAK...
Yaşamak;
        birer birer ve hep beraber
                ipekli bir kumaş dokur gibi...
Hep bir ağızdan
        sevinçli bir destan
                         okur gibi
                                 YAŞAMAK...
                                                 
                                                  Nazım Hikmet



1 Ocak 2013 Salı

YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN


     Yeni yıl da, yaşadıklarınızdan öğrendikleriniz, geriye kalan anılarınız hep mutlu olsun.Ve dilerim, hayat diye bize sunulan armağanı doya doya, mutlulukla, sağlıkla yaşayalım.Yeni yıla yine Ataol Behramoğlu'nun dizeleriyle başlamak istedim.

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var;
Yaşadın mı,yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir,bir kuşa,bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde,onunla karışmaktır.
Kopmaz kökler salmaktır oraya.

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla,gövdenle,tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi,bir yaprak gibi,bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle,ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni,tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak,bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın,namusluca,bütün benliğinle
Çünkü acılar da,sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var;
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın,ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına,
Çünkü ömür dediğimiz şey,hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat,sunulmuş bir armağandır insana.

30 Aralık 2012 Pazar

U.P.K.Y.I.H ŞEREFİNE

Portakallı Kahveli Yılbaşı İçeceği Tarifi
Yılbaşı içeceği tarifi
Portakallı kahveli votka nasıl yapılır

Dalgaları karşılayan gemiler gibi,
 Gövdemizle karanlıkları yara yara
           çıktık, rüzgarları en serin
                  uçurumları en derin
      havaları en ışıklı sıra dağlara.
           Arkamızda bir düşman gözü gibi karanlığın yolu
        Önümüzde bakır taslar güneş dolu
        DOSTLARIN ARASINDAYIZ
         GÜNEŞİN SOFRASINDAYIZ.

     Uluslararası Portakallı Kahveli Yılbaşı İçeceği Hareketi'ne katılarak, yaklaşık bir ay önce  kahveli, portakallı votkayı hazırlayıp, demlenmeye bırakmıştım.Bu gün, votkanın açılıp dostluk şerefine içileceği o gün. Biz saat dokuzda dostluğa, geçmiş yılların ve önümüzde ki yılın şerefine, barış içinde kardeşçe yaşanacak bir dünyaya ve Beste'nin sağlığına kadeh kaldırdık.Gerçekten kahve kokulu, bundan sonra daha fazla miktarda yapılmayı hak edecek kadar güzel, hafif içimli bir votka oldu.Etkinliğin günü, saati belli olunca dünyanın dört tarafında ki blogger dostlarımıza katılmak için, bu gün birer kadeh içtik devamı yarın ki yeni yıl sofrasına... 
Malzemeler:
  • 70 cl  sade votka 
  • 2 adet küçük portakal 
  • 40 adet kahve çekirdeği 
  • 2 yemek kaşığı kahve çekirdeği 
  • 100 gram esmer şeker 
  • 100 gram toz şeker

Yapılışı:
  • Portakallar yıkanıp, kahve çekirdeklerinin geleceği yerlere bıçakla minik delikler açılır.
  • Deliklere kahve çekirdekleri sokularak yerleştirilir.
  • Kavanozun içine önce beyaz, sonra esmer şeker konulur.
  • Kahve çekirdekli portakallar şekerlerin üzerine yerleştirilir.
  • Üzerini kapatacak kadar votka dökülür.
  • Bir gün bekletilip, şekerin erimesi için hafifçe çalkalanır.
  • İki yemek kaşığı kadar kahve çekirdeği eklenip, kavanozun ağzı kapatılır.
  • İki üç hafta karanlık ve serin bir yerde demlenmeye bırakılır.

13 Aralık 2012 Perşembe

BABAN SANA İDAMLAR ALACAK


     Bu gün Erdal Eren'in ölüm yıl dönümü,hayatının baharında hayatına son verileli 32 yıl olmuş,yani yaşasa bu günlerde elli yaşında bile olmayacak bir yaştaymış.Çoğu blogger arkadaşımızın doğum tarihinin seksenli yıllar olduğu düşünülünce, doğdukları yıllarda bu coğrafyada yaşananları belki de sadece o yılları anlatan filmlerden, televizyon dizilerinden görüyor ve belki de inanamıyorlardır yaşananlara.Oysa dizilerdeki acılardan çok daha fazla acılar yaşandı o yıllarda, şimdi ki gibi tonton bir ressam, yattığı yerden hesap veren bir ihtiyar olarak tanımadık bizler Kenan Evren'i. 17 yaşında gencecik bir çocuğun yaşını büyüttürüp; asmayıp da besleyelim mi diyerek pek çok çocuğu, genci baskılar, işkenceler, kelepçeler, gözaltılar ve zindanlar ile tanıştırdı.O yıllardan unutulmayan,o yılların simgelerinden hemen hepimizin içinde bir sızı olarak kalan bir isimdir Erdal Eren.Bu sızıyı daha sonraları pek çok sanatçı şarkılarında, şiirlerinde dile getirdiler.Şair Gülten Akın'ın Büyü şiiri Erdal Eren'e yazılmış en anlamlı şiirlerden yalnızca bir tanesidir.

Büyü de baban sana,
Büyü de büyü
Acılar alacak yokluklar alacak
Büyü de baban sana

Büyü de baban sana
Büyü de büyü
Bitmez işsizlikler,açlıklar alacak,
Büyü de baban sana

Büyü de baban sana
Büyü de büyü
Baskılar,işkenceler,
Kelepçeler,gözaltılar,
Zindanlar alacak

Büyü de baban sana
Büyü de büyü
Büyüyüp de on yedine geldiğinde,
Baban sana idamlar alacak.

29 Ekim 2012 Pazartesi

CUMHURİYET BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.


                                         SARIŞIN BİR KURDA BENZİYORDU
                                         VE MAVİ GÖZLERİ ÇAKMAK ÇAKMAKTI.
                                         YÜRÜDÜ UÇURUMUN BAŞINA KADAR,
                                         EĞİLDİ,DURDU.
                                         BIRAKSALAR
                                         İNCE,UZUN BACAKLARI ÜZERİNDE YAYLANARAK
                                         VE KARANLIKTA AKAN BİR YILDIZ GİBİ KAYARAK
                                         KOCATEPE'DEN AFYON OVASINA ATLAYACAKTI.

25 Ekim 2012 Perşembe

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Nefes almak bayramdır mesela;günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir;sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ,hele de burun direği bayramdır...
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek,
      zihinden önce bedeni kaybetmemek,
          kurda kuşa yem olmayıp "çok şükür bu günü de gördük" diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır...
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek,
      korktuğunda güvendiğine sarılabilmek,
          dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır...
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye,
      tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye,
          saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır...
"Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır...
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni eve asılan basma perdeler,
      alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler,
          yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır... 
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi,
      akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi,
          sevdalı bir elin tende gezmesi,
              nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır...
Alnı açık yaşlanmak bayramdır, ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...

1 Eylül 2012 Cumartesi

DÜNYA BARIŞ GÜNÜ

            Dünyada ve ülkemizde halkların özgürce, barış içinde yaşadığı günleri görmek dileği ile,
                                         Dünya Barış Gününüz Kutlu Olsun.

     Ataol Behramoğlu'nun çevirisini yaptığı, sadece Yunan şiirinin değil, dünya edebiyatının da en önemli şairlerinden Yannıs RITSOS'un Barış şiirinde de okuduğumuz gibi insanların istekleri, dertleri, özlemleri, hayalleri aynı. Dilleri, dinleri, ırkları, renkleri ne olursa olsun, herkes için barışın tanımı aynı.
     Barış, Herkesin kardeşim demesidir birbirine, yarın yeni bir dünya kuracağız demesidir.Ve kurmamızdır bu dünyayı  türkülerimizle..
BARIŞ
Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.

Akşam alacasında,gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba
elinde yemiş dolu bir sepet,
ve serinlesin diye su,pencere önüne konmuş toprak testi gibi
ter damlalarıyla alnında...
Barış budur işte.

Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman
ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara,
yangının eritip tükettiği yüreklerde
ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun,
ölüler rahatça uyuyabildiklerinde,kaygı duymaksızın artık,
boşa akmadığını bilerek,kanlarının,
barış budur işte.

Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur akşamda
yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi
ve çalınan kapı,arkadaşlar demek olduğunda sadece.
Barış,açılan bir pencereden,ne zaman olursa olsun
gökyüzünün dolmasıdır içeriye,
gökyüzünün, renklerinden uzaklaşmış çanlarıyla
bayram günlerini çalan gözlerimizde.
Barış budur işte.

Bir tas sıcak süttür barış ve uyanan bir çocuğun
      gözlerinin önüne tutulan kitaptır.
Başaklar uzanıp,ışık!Işık! - diye fısıldarlarken birbirlerine!
Işık taşarken ufkun yalağından.
Barış budur işte.
Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler
Geceleyin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü
ve dolunay, taptaze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından
cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi,
barış budur işte

Geçen her gün yitirilmiş bir gün değil de
bir kök olduğu zaman
gecede sevincin yapraklarını canlandırmaya.
Geçen her gün kazanılmış bir gün olduğu zaman
dürüst bir insanın deliksiz uykusunun ardı sıra.
Ve sonunda, hissettiğimiz zaman yeniden
zamanın tüm köşe bucağında acıları kovmak için
ışıktan çizmelerini çektiğini güneşin.
Barış budur işte.

Barış,ışın demetleridir yaz tarlarında,
iyilik alfabesidir o,dizlerinde şafağın.
Herkesin kardeşim demesidir birbirine,yarın yeni bir dünya
     kuracağız demesidir,
ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle.
Barış budur işte.

Ölüm çok az yer tuttuğu için yüreklerde
mutluluğu gösterdiğinde güven dolu parmağı yolların
şair ve proleter eşitlikle çekebildiği gün içlerine
büyük karanfilini alacakaranlığın...
barış budur işte.

Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların
sıcacık bir ekmektir o,masası üstünde dünyanın.
Barış ,bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir.

Ve toprakta derin izler açan sabanların
tek bir sözcüktür yazdıkları.
Barış
Ve bir tren ilerler geleceğe doğru
kayarak benim dizelerimin rayları üzerinden
buğdayla ve güllerle yüklü bir tren.
Bu tren, barıştır işte.

Kardeşler, barış içinde ancak
derin derin soluk alır evren
tüm evren,taşıyarak tüm düşlerini.
Kardeşler,uzatın ellerinizi.
Barış budur işte.

12 Ağustos 2012 Pazar

MEKANIN DATÇA OLSUN.



     Bu gün Can Yücel'in ölüm yıldönümü.Elimizde çok sevdiği günebakan çiçekleri ile onu  sonsuzluğa uğurlamamızın üzerinden yıllar geçti.Yıllar geçtikçe de eksikliğini daha bir hisseder olduk bu büyük şairin.Yaşasaydı neler yazardı,kimbilir neler yaşardı.''Yaşamım benim en güzel şiirim'' diyen Can Baba erken veda etti sevenlerine.Buluşmak Üzere şiirinde yazdığı gibi kimbilir,belki karşı evin sundurmasında,belki eylim eylim salınan yosunlar arasında,belki de başımızı çevirince yanımızdadır. 




24 Haziran 2012 Pazar

TEKNELİ PASTA



Şeker hamuru ile tekneli pasta tarifi
Şeker hamuru ile doğum günü pastası nasıl yapılır

     Bu gün kardeşimin doğum günü, doğum günü pastasını çok eski bir Mısır tapınağındaki yazıttan esinlenerek yaptım.Yazıta bakılırsa, yıllar geçse de değişen pek bir şey olmamış yeryüzünde. Doğum günün kutlu olsun, karşılaşacağın  fırtınalar da tekneni güvenli limanlara demirleyebilmen dileğiyle.  

     Gürültünün ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulduğunu unutma.Başka türlü davranmak gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun.Bağışla ve unut...Ama kimseye teslim olma. İçten ol; telaşsız, kısa ve açık, seçik konuş.Başkalarına da kulak ver.Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü dünya da herkesin bir öyküsü vardır. Yalnız planların değil başarılarının da tadını çıkar.Ne kadar küçük olursa olsun işinle ilgilen...Hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen hayatta bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın .İşini öyle seveceksin ki başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın. Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol.Sevmediğin zaman sever gibi yapma.Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme... İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz ve unutma ki insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri bir kumsaldaki kum tanecikleri değildir. Aşkı önemsiz görme sakın.O çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir.O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma... Kaybetmeyi ahlaksızca bir kazanca tercih et.Birincisinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.Bazı idealler o kadar değerlidir ki o yolda mağlup olman bile bir zafer sayılır.Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür. Yılların geçmesine öfkelenme, gençliğine yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe.Yapmayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme. Rüzgarın yönünü değiştiremiyorsan yelkenlerini rüzgara göre ayarla.Çünkü dünya karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki evreni yargılamak imkansızdır.Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol. Doğduğun zamanları hatırlar mısın ? Sen ağlarken herkes sevinçle gülüyordu.Öyle bir ömür geçir ki herkes ağlasın, sen öldüğünde... Sabırlı, sevecen, erdemli ol.Eninde sonunda bütün servetin sensin.Görmeye çalış ki bütün kirliliğine rağmen dünya yine de insan oğlunun tek güzel mekanıdır.



Yılların geçmesine öfkelenme,
Gençliğine yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe.
Yapmayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.
Rüzgarın yönünü değiştiremiyorsan yelkenlerini rüzgara göre ayarla.
Çünkü dünya karşılaştığın fırtınalarla değil,
Gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir.

3 Haziran 2012 Pazar

VASİYET


                                      ... İlerde ki güzel günler
                                                  Beni görmeyecek onlar 
                                                  Bari selam yollasınlar 
                                                  Geberiyorum kederden...

demiş,Nazım Hikmet bir şiirinde... Bari selam yollasınlar diyor ya büyük ozan,bu gün ölüm yıldönümünde binlerce selam olsun.Bence bu ülkenin yetiştirdiği en büyük şair,en büyük vatanseverdi.3 Haziran 1963 de göçtü usta,onun vatan hasreti de bize yürek sızısı olarak kaldı.

Nazım Hikmet'in VASİYET şiiri,

Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü, 
Ölürsem kurtuluştan önce yani, 
     alıp götürün 
          Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni.

Hasan beyin vurdurduğu 
      ırgat Osman yatsın bir yanımda. 
Ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp 
      kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.

Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın, 
Seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu, 
     tarlalar orta malı, kanallarda su, 
          ne kuraklık, ne candarma korkusu.

Biz,bu türküleri elbette işitecek değiliz, 
Toprağın altında yatar upuzun, 
     çürür kara dallar gibi ölüler, 
Toprağın altında sağır, kör, dilsiz.

Ama bu türküleri söylemişim ben 
     daha onlar düzülmeden, 
Duymuşum yanık benzin kokusunu 
     traktörlerin resmi bile çizilmeden.

Benim sessiz komşulara gelince, 
     şehit Ayşe'yle ırgat Osman 
çektiler büyük hasreti sağlıklarında 
     belki de farkında bile olmadan.

Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani, 
     öyle gibi de görünüyor
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni 
     ve de uyarına gelirse, 
          tepemde bir de çınar olursa 
               taş maş da istemez hani...

                                    Nazım Hikmet Ran

6 Mayıs 2012 Pazar

UNUTMA BİZİ


...Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde,
   Ey halkım unutma bizi,
   Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık.
   Bir kadın eline değmemişti ellerimiz .Bir sevgiliden mektup bile alamamıştık daha.
   Bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına.
   Herkes tanıktır ki korkmadık,içimiz titremedi hiç.
   Mezar toprağı gibi taptaze,mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere.
   Asıldık ey halkım,unutma bizi.

        Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi ,hep birlikteyiz.
             Ey halkım unutma bizi,unutma bizi,unutma bizi,
                  Unutma bizi...

1 Mayıs 2012 Salı

İŞÇİ VE EMEKÇİ BAYRAMI

Ve elbetteki,sevgilim,elbet,
                   dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
                                      dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle:işçi tulumuyla
                                                          bu güzelim memlekette hürriyet...    

1 Mayıs İşçinin Emekçinin Bayramı,tüm işçilere ,emekçilere ve emeklilere :) kutlu olsun. 

9 Nisan 2012 Pazartesi

VAMPİR VE ŞATOSU PASTA

Şeker hamurundan doğum günü pastası tarifi
Vampir ve şato pastası nasıl yapılır                                 
     Son yıllar da vampirli filmler, yayınlar çok popüler oldu. Oğlumun eksantrik şeylere olan ilgisinin, bu konuya kayıtsız kalması düşünülemezdi.Hatta popüler olmadan çok önce bile vampirler ilgisini çeken bir konuydu.İlgisi nedeni ile epey önce yapmayı düşünmüş, farklı şehirlerde oturduğumuz için, taşıma güçlüğü nedeni ile yapamamıştım.Biraz geç kalınmış olsa da bu sene ki pastasını böyle yaptım ama geçen sürede oğlum vegan beslenmeyi tercih ettiği için, ona vampir figürlü pasta dışında ayrıca bir de vegan pasta yaptım. Salatalar, falafel, patatesli sigara böreği, soya sütü ile çilekli, kivili mini tartlar ve doğum günü pastası yapıp vegan bir menü oluşturmaya çalıştım.
     Canım oğlum, güzel yavrum, gözümün ışıltısı artık koca bir adam, dilerim nice doğum günlerini mutlulukla, sağlıkla hep beraber kutlarız.

                                             Nerede olursan ol
                                             İçerde, dışarda, derste, sırada
                                             Yürü üstüne üstüne
                                             Tükür yüzüne celladın
                                             Fırsatçının, fesatçının, hayının
                                             Dayan kitap ile, dayan iş ile
                                             Umut ile, sevda ile, düş ile
                                             Dayan rüsva etme beni
                                             Gör, nasıl yaratılırım
                                             Namuslu genç ellerinde
                                             Kızlarım, oğullarım var
                                             Her biri vazgeçilmez
                                             Cihan parçası
                                             Kaç bin yıllık hasretimin koncası
                                             Gözlerinden gözlerinden öperim
                                             Bir umudum sen de
                                             Anlıyor musun.
     Oğullarımız ve kızlarımız hepimiz için vazgeçilmez ve umutlarımız da onlarda olduğundan mı yoksa bu mısralar oğluma yazılmış gibi olduğundan mı bilmem Ahmet Arif'in bu şiirini ne zaman okusam aklıma oğlum gelir.Ne mutlu ki, çoğu zaman şartlar onu ve dolayısı ile bizi  zorlasa da, mısralarda ki gibi bir genç oldu.Nice yıllara umut ile, sevda ile...
 

  Vegan kek tarifi araştırmalarım sonunda Lama Mutfakta'nın denediği kek tarifini kullandım. Pasta kreması yerine de uyarladığım muhallebi tarifimi...Pek umudum yoktu ama herkes tarafından beğenilen ve hayvansal hiç bir ürün kullanılmayan bir pasta yapmayı başardım.Doğum gününde veya diğer günlerde pasta yemek isteyen veganlar için,


VEGAN PASTA
Kek malzemeleri:
  • 1,5 su bardağı un  
  • 1,5 su bardağı şeker 
  • 4 yemek kaşığı kakao 
  • 1 paket kabartma tozu 
  • 1 çimdik tuz 
  • 1 su bardağı soğuk su 
  • 1/4 su bardağı zeytinyağı
  • 1 yemek kaşığı sirke 
  • 1 paket vanilya 
Yapılışı:
  • Un, şeker, vanilya, kakao ve tuz geniş bir kapta karıştırılır.
  • Ortası havuz gibi açılıp zeytinyağı, soğuk su ve sirke eklenir.
  • Malzemeler kaşık veya tel çırpıcı ile iyice karıştırılır.
  • Küçük kelepçeli yuvarlak kek kalıbı yağlanıp, karışım içine yayılır.
  • Önceden ısıtılmış 175 derece fırında, yaklaşık bir saat pişirilir.
  • Kekin piştiği kürdan batırılarak kontrol edilir.
Muhallebi Malzemeleri:
  • 1 su bardağı soya sütü 
  • 1 su bardağı su 
  • 2 yemek kaşığı un 
  • 2 yemek kaşığı buğday nişastası 
  • 2 yemek kaşığı kakao 
  • 4 yemek kaşığı toz şeker 
  • 1 su bardağı fındık 
Yapılışı:
  • Un, nişasta ve kakao iyice karıştırılır.
  • Soya sütü ve su yavaş yavaş ve sürekli karıştırılarak eklenir.
  • Muhallebi gibi pişirilir.
Pastanın Yapılışı:
  • Soğumuş kek iki eşit kata ayrılır.
  • Arasına hazırlanan ılık muhallebi ve  irice dövülmüş fındıklar yayılır.
  • En üste kalan muhallebi yayılıp, bütün ve dövülmüş fındıklar ile süslenir.
  • Bir kaç saat buzdolabında dinlendirilip, servis edilir.  

    13 Mart 2012 Salı

    YANGIN YERİ

         Sivas katliamı davasının zaman aşımından düşmesine karar verilmiş, insan olan böyle bir karar karşısında insanlığından utanmak dışında ne yapar, ne düşünür, hiç bir şey olmamış gibi hayatına nasıl devam edebilir?Yaşamak görevdir yangın yerinde ama bir insanın vicdanı kaç yara ile yaşayabilir? Gerçekten hepsi çok değerli, yeri doldurulamaz aydınlarımızdı, yürek dayanmaz bir acı yaşadılar ve sevenlerine yaşattılar, hiç olmazsa çığlıklarını duyan olsaydı.

    Güneşin ak yüzüne bir duman çöktü
    Bir türkü çığlıkla ateşe düştü
    Kuytu bir köşede bir çiçek küstü
    Döktü yaprağını boynunu büktü

    Şu Sivas'ın elinde sazım çalınmaz
    Güllerim yandı yüreğim dayanmaz

    Kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
    Bilmez misin ki türküler yanmaz
    Günü gelir sanma hesap sorulmaz
    Dayanır kapına Pir Sultan ölmez

    Şu Sivas'ın elinde sazım çalınmaz
    Güllerim yandı yüreğim dayanmaz.

    8 Mart 2012 Perşembe

    DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

       Bu gün Dünya Emekçi Kadınlar Günü, geçen yıldan bu güne kadınlarımızın durumunda olumlu hiç bir değişiklik olmadı ne yazık ki...Hala cinayetler, tacizler ve akıl almaz pek çok olay geliyor kadınların başına...Ve sadece 8 Mart olunca hatırlanıyor kadın hakları...Kadınlar gününden anlaşılan da çoğu zaman kadınların eğlenceli bir gün geçirebileceği programlar, pırlantalar, altınlar, telefon şirketlerinin bedava konuşma olanakları...
         Dünya emekçi kadınlar gününde, çok sevdiğim şairlerden Hasan Hüseyin Korkmazgil'in karısı Azime Korkmazgil için yazdığı bir şiiri paylaşıp, tüm emekçi kadınların gününü kutlamak istiyorum.

    Silahımsın,
         başım havalarda gezerim,   
              en yıkık günlerimde bile.
    Atımsın,
       ölümü çiğnetmedin düşmanıma,
           karanlıkta kurşun yağarken üstüme.
    Karımsın,
        dölümü paylaşan tarlamsın benim.
    Kollarımda uyuttuğum geceler seni,
    Göğsüne sığındığım geceler senin 
    Öfkemi bir tabanca gibi denediğim geceler sende 
    Kulaç atmışcasına Kızılırmak'ta,
         yorulup düştüğüm geceler senden 
    Ve ilk görüyormuşum gibi baktığımda gözlerine 
       kızıltı sonbaharlar,
              alabulut yazlar,
                 tren tren yolculuklar.
    Seni ben,
         ekmek paramız olmadığı günlerde de gördüm,
                yiğittin.
    Seni ben 
         korkunun kara tırnaklı titrek elleri 
               bileklerime bir hayalet gibi sarıldığı günlerde de gördüm,
                    yiğittin.
    Seni ben 
           zorlayıp o peygamber köşkünün kapılarını,
                hücreme temiz çamaşır ve sigara ve selam yolladığın 
                     günlerde de gördüm,
                              yiğittin.
    Bir çift ateş karanfil,
         bir dost kitap 
           ve bir bardak su gibi beklediğin günler de oldu,
               hasta yatağımın baş ucunda  
                         yiğittin.
    Soframızda kuş sütü,balık yumurtası yoksa da,
         işci ellerinin tadı,
              aydın gözlerinin balı var.
    Ne zaman kekik koksa,
             gül koksa çamaşırlarım,
                    elma,erik,ceviz,zeytin,portakal,
                               anam koksa çamaşırlarım,
                                        ucuz çamaşırlarım,
                                                ucuz sabunlarda ellerini anımsarım.
    Ellerin 
           canım karım ellerin,
                     yaban güllerine mısralara pırnallara değen ellerin.
    Ellerin 
        canım karım ellerin,
               iki taştan bir un eden ellerin 
    ve göller bölgesi'nin gül bahçelerinden,
                 gül toplar gibi haziranda şafakta ,
                çetin kitaplardan bal toplayan ellerin.
    Canına okumuşlar ekmeğimizin 
    Zincire yatırmışlar delikanlı günlerimizi 
    Kan etmişler ellerimizi
    Kan etmişler düşlerimizi 
                canım gülüm 
                          kan 
                                    gayrı bize ölüm yok. 
    Kavgayı,
                  şiiri,
                           ve seni çok seviyorum.

    21 Kasım 2011 Pazartesi

    YENİ BİR ŞEHİR,YENİ BİR YAŞ,YENİ BİR PASTA


                                               Gemiler geçer rüyalarımda,
                                               Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
                                               Ben zavallı,
                                               Ben yıllardır denize hasret,
                                               ''Bakar bakar ağlarım''.
                                               Hatırlarım ilk görüşümü dünyayı,
                                               Bir midye kabuğunun aralığından;
                                               Suların yeşili, göklerin mavisi,
                                               Lapinaların en harelisi...
                                               Hala tuzlu akar kanım
                                               İstiridyelerin kestiği yerden.

          Şu günler de her gün önümüzden geçen gemiler, Orhan Veli'nin şiirinde ki gibi yıllarca rüyalarımda geçti.Şimdi ise, geçen gemilere bakarken kendimi rüyada sanıyorum, inanamıyorum sanki izin bitecek ve geri döneceğiz gibi geliyor.Oysa taşınma, yerleşme derken epey zaman geçmiş, emekli olup yeni bir hayata başlayalı...Taşınmak, yerleşmek, yeni bir düzene alışmak biraz zaman aldı ama insan rahata çabuk alışıyor neyse ki...
           Bu yoğun geçen günlerde, yeni yaşıma girdim.Pasta yapmaya pek vaktim yoktu ama dışarıdan pasta almaya da gönlüm razı olmadı.İnsanın kendisine pasta yapması da biraz garip geliyor ama benden başka evde pasta yapan yok ki...Bitter çikolatalı marzipan ile kapladığım pastanın, kremasına da bitter çikolatalı  damla çikolata ekledim.Taşınma telaşı ile uzun zamandır pasta yapılmadığından mı bilemiyorum, pastayı severek yedik.
    Yeni bir şehir, yeni bir yaş haydi bakalım hayırlısı...

    1 Mayıs 2011 Pazar

    1 MAYIS

    İşçinin,emekçinin ve emeği ile geçinenlerin bayramı kutlu olsun.
     Onlar ki toprakta karınca,
                           suda balık,
                                   havada kuş kadar
                                                     çokturlar;
               korkak,
                      cesur,
                           cahil,
                                hakim 
                                     ve çocukturlar.
    ve kahreden
                  yaratan ki onlardır,
    destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
    Onlar ki uyup hainin iğvasına
                                         sancaklarını elden yere düşürürler
    ve düşmanı meydanda koyup kaçarlar evlerine
    ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler
    ve yeşil bir ağaç gibi gülen
    ve merasimsiz ağlayan
    ve ana avrat küfreden ki onlardır,
    destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
    Demir,
         kömür
             ve şeker
    ve kırmızı bakır
    ve mensucat ve sevda ve zulüm ve hayat
    ve bilcümle sanayi kollarının
    ve gökyüzü
                ve sahra
                         ve mavi okyanus
    ve kederli nehir yollarının ,
    sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı
                                                  bir şafak vakti değişmiş olur,
    bir şafak vakti karanlığın kenarından
                                         onlar ağır ellerini toprağa basıp
                                                                               doğruldukları zaman.
    En bilgin aynalara
                  en renkli şekilleri aksettiren onlardır.
    Asırlardır onlar yendi, onlar yenildi.
    Çok sözler edildi onlara dair
                                         Ve onlar için;
                                                       Zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur,
                                                                                                                    denildi.
                                                                                              Nazım Hikmet Ran

    6 Nisan 2011 Çarşamba

    ANNEMİZE VEDA

        
    İnsan sevdiklerini kaybettiğinde,kalbinde 40 mum yanarmış sonra her yıl o mumlardan biri sönermiş, mumlar her yıl azalıyor olsaydı ,kalbimde ki 37 mum bu kadar yakar mıydı?
    Annemi kaybedeli bu gün üçüncü yıl...

    29 Mart 2011 Salı

    BABALAR GÜNÜ PASTASI

    Babalar günü pastası tarifi
    Şiirli pasta tarifi
    Şeker hamurlu pasta nasıl yapılır
      
         Geçen sene babalar gününde, babaların babası :) eşime  figürlü bir pasta yapmak istememe rağmen çok az zamanım olduğundan yetiştiremem düşüncesi ile vazgeçtim.Oğlumun küçükken babası için ezberleyip okuduğu Can Yücel'in şiirinin yer aldığı, şeker hamurundan bir pasta yaparak bu şiiri ve o günleri hatırlamasını istedim.

    BEN HAYATTA EN ÇOK BABAMI SEVDİM

    Ben hayatta en çok babamı sevdim.
    Karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk
    Çarpık bacaklarıyla-ha düştü ha düşecek,
    Nasıl koşarsa ardından bir devin,
    O çapkın babamı ben öyle sevdim.

    Bilmezdi ki oturduğumuz semti,
    Geldi mi de gidici-hep, heep acele işi,
    Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi
    Atlastan bakardım nereye gitti,
    Öyle öyle ezber ettim gurbeti.

    Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
    Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul'a
    Bi helallaşmak ister elbet, diğ'mi oğluyla!
    Tifoyken başardım bu aşk oy'ununu,
    Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu

    En son teftişine çıkana değin
    Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
    Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
    Açıldı nefesim, fikrim, canevim,
    Hayatta ben en çok babamı sevdim.

    Can YÜCEL
    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...